19 Temmuz 2012 Perşembe

Frekanslarımı karıştırıyor bu çocuk !

Birkaç gündür evdeyim. Sabahları çıkmak buharlaşmak demek.. Zaten Türkiye genelinde beyle, yani nerde olursanız olun derdimi anlarsınız..
Evden çıkmamam sebebiyle sürekli Abimle takılıyoruz. O da pek çıkmıyor, hatun gitti kavga bitti hesabı.
Bugün televizyonun karşısına geçmiş "Lays Fırından" yiyorduk (dünyanın en muhteşem cipsi beyler) ve kumandayı elimden alıp "hadi içecek birşey getir abijim" dedi. Ben de 3 adım sonra mutfağa varma düşüncesini gözümde büyütüp mırın kırın ettim ama soğuk bi kola o an aklımı çeldi açıkçası. Sıcaklar sebebiyle yakın eski türkçe bile yazabilirim, bunlar nasıl cümleler lan?! "Mamafih" falan..
Mutfaktan bi döndüm "nerde bu bjk tv" diye kanal aramaya girmiş it! Ama kanal arama da nasıl hızlı ilerliyor, nasıl anlatamam. Her 5 dakikada bir %1'lik yol alıyoruz.
Haliyle sinemadan önceki reklamlarda mısırı bitirmek gibi, kanal arama süresinde bütün cipsi bitirdik. Amınakoyim kanal arama izledik lan!!!
Abimi seviyorum.

O değil de benim asıl anlatacağım şey o yurt dışındaki eski sevgiliciğimin şu an babamın arabasında İzmir'den buraya geldiğini bilmek garip bi duygu. Herif babamla geliyor lan! Buraya geliyor! Oluyor böyle şeyler..

Anlatmamışım ne zamandır Efe'yi.. Beyle sıçımtrak bi ilişkim var şu an onunla. Dün bütün gece beraberdik. Ağzını kırdığımın çocuğu, gece 4 olmuş hala eve göndermiyor beni. Çük kadar uyudum zaten, uykusuzken de fena huysuzum. Birazdan çıkıp halka dehşet saçacağım!
Abicim ben hala kimseyi istemiyorum düşüncesindeyim ama Efe'nin çevresinde birşey düşünemiyor olmam durumu beni çıldırtıyor. Aşık maşık değilim hatta sandığınız gibi sevmiyorum bile. Sikimde bile değil ama merak ediyorum. Sanki ortada elle tutulabilir bi kimyasal tepkime var. Beynim buharlaşıyor onunlayken. Öf!
Neden böyle olduğunu anlamadan ondan ayrılmam ben. Ayrılmamdan kastım ilişki olarak da değil aslına bakarsanız, yanımdan ayırmayacağım bi süre.. Bakalım sebebi neymiş.

18 Temmuz 2012 Çarşamba

Birthday Sex !


Az öne Ouzo ile konuşuyorduk. Bu şarkıyı attı bana. Nefret ettiğimi bilir. Ama doğum günüm yaklaştı diye "e artık gönderme yerine ulaşmıştır" dedi. Güldüm ettim, muhabbet dönüyor şarkı üzerinden tam o an mesaj geldi bana yurtdışındaki eski sevgilimden. Hatırladın mı bu şarkıyı diye?! ÖHA!
Ona da "ıyyy, hiç sevmezdim" dedim, doğum günüme geldi muhabbet. Ne oluyor lan, kafayı mı yedim yoksa bunlar toplanıp beni mi alt edecekler?

Hayat sıkıldığımızda değiştiremediğimiz tek kanallı televizyon gibi..

Hayatımda ilk defa "tamam kanka, ölüm böyle bir şeymiş" dedim. Sonra da "hayatım gözlerimin önünden geçmedi, demek ki ölmüyorum. Ollei!" dedim tabi. Domat kafası..
Salaklığımla gurur duymuyorum.

Size ruhu bedenden ayırma seansımın nasıl ter içinde bi uyku seansına dönüştüünü anlatacağım bu sefer.
Uslu uslu, amcamla oturmuş muhabbet ediyorduk dün. Daha öncesinde de yemek yemiştik.
Abim sahilde voleybol oynuyordu, ben de onu izlemek istediğimi bahane ederek amcamdan kurtuldum! Aile bağlarından nefret ederim.
Evet, bu bence herkesin hissetmesi gereken birşey. Bi ara benim soyundan geldiğim biri gidip başka biriyle cinsel bi iletişim kuruyor, peydahladığı çocuk da gidip bi başkası ile.... Derken ben oluyorum. Sağ olsunlar, onlar olmasaydı ben de olmazdım ama sağ olmakla kalsınlar daha ileri gitmesinler lütfen.
Türk kültür ve aile yapısına göre şu yazdıklarım "BÜYÜK ayıp" olarak adlandırılıyor. Ama öyle yaani. Ben hep söylüyorum zaten: benim köşelerim var usta, törpüleyemezsin. Bırak öyle kalayım, uğraşma işte!
Annem bu konuda bana çocukluğumdan beri hep kızmıştır. Gelen misafire "merhaba" derim gerisini siklemem. Ne yapayım daha fazla lan?! Girdiğin şey evim, gördüğün şey benim. Dahasını bekleme, sen de jön değilsin ki sana kralmışsın gibi davranayım. Aynı şey ailem için de geçerli: Aaa yengem gelmiş. Ne iyi etmiş de gelmiş, aman buyurs.....
Çok yapmacık abi! Belli de oluyor. Bi de şey var, akrabalar çok tav eder beni. Her boka karışmışlardır çünkü şu güne kadar. Ulan yardım istesem tamam da.. Evinin önünden geç borçlu kalıyorsun adamlara.
"Ooo Domat, geç otur şöyle. Hangi lise oldu senin?"
"Vaay üniversiteli! Niye orayı yazacaksın ki? Radyo-TV okuma sen, mühendis ol!"
"Benim hiç gözüm tutmadı o arkadaşını.. Hımmmm!"
Allah aşkına bi siktirin gidin ya!
Neyse işte, bu tarz ilişkileri hiç haz etmediğimden amcamdan koşarak kaçtım, mümkün olduğunca hızlı..
Bi de benim amcam, o normal amcalardan değil. Hani beyle hafif göbeği olur üzerine tabak koymalık, bıyığı falan vardır sigaradan sararmış.. Bi sempatiktir. Ama benim amcam öyle değil işte, jilet gibi. Türkiye'nin önde gelen iş adamlarından. İçi dışı iş adamı! Pek züppe değildir ama illa konuşur her konuda. "Öf"tür benim amcam, "hmmpf"tır, "ya yürü git"tir..
Haliyle ben de kalktım yanından. Ne biçim bi büyü yaptıysa artık; sahile yürümeye başladım ama yürüdükçe de ikiye katlanıyorum. Çünkü her adımda bir karın bölgeme zilyon tane bıçak saplanıyor. Normal bi ağrı değil..
Olabildiğince hızlı eve yürüdüm. Gerçi yürüyemedim, ütü masası gibi katlandım, enteresan birşey oldum. Ama o ağrı... Vazgeçtim o ağrı değil, o acı.. Baya canım acıyor!
Artık ellerim seğirmeye başladı acıdan. Tam merdivenin başına geldim, orda koptum zaten adım atamıyorum çünkü.
Konuşamıyorum da, bütün amacım eve girip yastık falan ısırmak!
Yemin ederim aklımda o an sadece yastık ısırmak vardı. Niye bilmiyorum. Sanki yastık ısırmak bütün acılarıma iyi gelecekmiş gibiydi..
Oturunca o acı bi 5e katlandı, abartısız.. Artık duramıyorum ama.. Anneme bağırdım gelsin diye, sonra önüme gelen ilk yatağa attım kendimi. Nasıl böğürüyorum anlatamam. Komşuları da pek sevmem (ben kimi severim acaba) o yüzden götüme mikrofon kaçmış gibi "avazın çıktığı kadar bağır amınakoyim" rahatlığı yaşıyorum. Eğer ben komşunun yerinde olsam "Domat biriyle hardcore sevişiyor" der, kameramı alır bizim eve koşardım. Öyle sesler çıkarıyorum çünkü. Sonra sonra yastık ısırmak aklıma geldi.
Bakın, çok ciddiyim şu an. Hakkaten işe yarıyor! Ciddiyim. Şakam yok, benim burada şaka yaptığım görülmemiştir.
Konuya geri dönersek, can acısından ağlıyorum falan.. Beyle beyle nasıl olduysa bi uyudum ki anlatamam. Bildiğin "çok canım acıyoooooooo... Zzzzz!" oldu. Çat diye uyumuşum. İşin garibi uyandığımda acı geri geldi. Ama aynı şiddette değil. Hala biraz var. Kısacası, bi yerinize birşey mi oldu? Yastık yiyin!
Ama yastığın kıvamı çok önemli. Kulak memesi kıvamında yumuşak olursa dişlerinizin birbirine değdiğini hissedersiniz, bu hoşunuza gitmez. Çok sert de olmasın. Eğer öyle birşey rahatlatsaydı "gidin ağzınıza birkaç çakıl atın, dişlerinizi kırın ve diş ağrınız öteki ağrınızı bastırsın" derdim. Ama demedim!
Sonuç olarak, normal bi yastık alın ve ısırın. Ama küçük bi çocuk sizi bunu yaparken görmesin, vampirik bi filmde vardı yanlış hatırlamıyorsam o sahne.
Hep, "her şeyin başı uyku" derdim ama geri alıyorum. Sağlık sekteye uğradığında uykuyu bile sikerim. Gerçi ben yine uyudum, yine uyudum!

Neyse neyse, abimin kız arkadaşı dün bana "Domat, beybi. Zayıflamışsın" dedi. O an "amınakoyim günde 80 kilo terliyoruz sıcaktan, bunu söylemesen döverdim seni" diyecektim ama sonra senelerdir bıkmadan usanmadan abimle olan birlikteliğini devam ettirdiği için affettim keratayı.
Bak konusu açılmışken, beyle uzatmalı ilişkileri olan çiftleri görünce zıplayarak dövesim geliyor artık. Hemen ayrılsınlar istiyorum. Pislikler!
Öptüm gıdınızdan canıms.

17 Temmuz 2012 Salı

Geçmişimi yargılama, ben artık orada değilim!

Yaptığım her hatanın bi affı ya da geri dönüşü yok. İşin güzel yanı ben hiçbir şeyimi hata olarak adlandırmıyorum.
Tamam, kafam güzelken ya da yeni bi ilişkiden çıkmışken benden "hataydı" gibi bi cümle duyabilirsiniz. İnanmayın! Yaptığım hiçbir şey hata değil. 
Sizin de öyle! Sadece denemeniz yahut yaşamanız gerekiyordu ve yaşadınız.
Bi orospu çocuğu ile ilişkiniz mi oldu? Olmalıydı. Bu hep yaşadığım bi örnek olduğundan bunu verdim. Arkasından az biraz ağlayın sonra geçer zaten. Neden? Çünkü hakkaten orospu çocuğu ise o belli eder size.

Arkadaş, ben anladım ki birşey anlatacaksam önce bayaaaaaa bi geriye gidip konuya giriyorum. Benim anlatacağım şey bunlar değildi.
Daha önce 1 sene küsuratıyla blog tuttum. Biliyorsunuz zaten. Değiştirmemin sebebi eski sevgilimdi. O blogta o kadar çok ondan bahsettim ki daha fazla duramazdım. Her insanın birden fazla aşık olabileceğine inanan bi insanım. O benim ilk defa aşık olduğum insandı. Sonrası illa ki gelir, sadece o ilkti... Ve şu an zerre ondan bahsetmek istemiyorum. Amacım bu bloga geçiş hikayemi özet geçmek.
Aslında kararım bir süre hiç ilişkim olmamasıydı. Ama yapamadım. Yaani yapmak için çok çabaladım. Ama arkadaş hakkaten geliyorlar. İlla ki geliyorlar.
7 kocalı Hürmüz olduğum dönemlere geri döndüm resmen. Her yandan erkek yağıyor!
Kabul ettiğim bi gerçek var kendimle ilgili; çok orospu bi kişiliğim vardı. 
Ay Ercan çok tatlı lan! Ama Ali de çok şapşalmış be! Oha o ne? Ege'nin vücudu insani boyutları aşmışşş!!!
Beyle bi ergendim ben ve inanır mısınız kim hakkında beyle yorumlar yapsam o herifle bi ilişkim olurdu. Ama aşık olunca birşeyler değişti. Ben de dedim ki "domat sen akıllı kızsın. değilsin ama öyle var sayalım. kızım şööyle güzel bi ilişkin olsun."
Bir iki gün baya baya soyutladım kendimi. Sonra Ali çıktı, Veli çıktı, kırkdokuz elli çıktı.... En son da EFE çıktı !
Amınakoyim, kaç defa "gelecekteki sevgilime notlar" başlığı altında kendime liste yaptım hepsinde de "adın Efe olmayacak" yazdım: beni geldi bi Efe buldu!
Hani bi de bu herif benim birkaç senelik arkadaşım. İki muhabbet ettik baş başa adam aşkını ilan etti. Bi de adı yüzünden adamdan köşe bucak kaçtım! Her gün her gece aradı, zilyon tane mesaj attı. Bir gün arkadaşın eve yürüyordum tek başıma, nereden geldi, gökten mi düştü nedir bi anda karşıma çıktı. Tuttu kolumdan yolun kenarına çekti "nasılsın?" dedi. Ben de "sana ne" dedim. Tamam çocuk gibiyim ama ne yapayım aga, adamın adı EFE!
Her telefon konuşmasında, mesajında falan "seni seviyorum, yapma böyle" diyen Efe'yi neyleyim lan ben??!!! Efe dediğin bana "anne" diyecek.
Aslında her şeye verecek bi cevabım var ama olay anında değil gece yatarken aklıma geliyor. Ya da sıçarken.
Adamın her dediğine "hı-hı" ya da "hayır" diyordum yine de yılmadı.
Biz de bir gün aynı anda buradaki en büyük clublardan birine gittik. Çok tesadüf oldu! O gün bi çılgınlık edeyim dedim hep bana yapılanı yapıp çocuğun dudaklarına yapıştım.
Normalde sevgilim olacak erkeği, beni öptüğünde hiçbir şey düşünemiyorsam kabul ederim. Çok saçma bi durum. Totem gibi ama yani sevgilimi öperken Türkiye'nin sorunlarını düşünüyorsam da siktirsin gitsin o sevgili allasen!
Adamın dudaklarına yapıştığım an hiçbir şey düşünemedim. Beynim boşaldı. Sadece kulaklarımı dolduran müziği duydum ve bası göğsümde hissettim. Ama kafam bomboştu..
Ondan hemen uzaklaştım haliyle! Bu hiç başıma gelmemişti çünkü. O aşık olduğum herifi öperken bile birşeyler gelirdi aklıma, düşünürdüm ya da ne bileyim "ne olacak bu Türkiye'nin hali" bile demişimdir bir zaman... Ama bu defa aklım bomboştu. Ondan uzaklaştığımda da "şimdi ben oğlumu mu öptüm lan" deyip güldüm. Efe de bunu, onu öptüğüm için mutlu olmuşum olarak algıladı. Gerçi işime yaradı. Ama yaani... O zamandan beri Efe'yi bi böcekmiş gibi inceliyorum. Neden öyle hissettim??
Neyse neyse, öptüm canıms. Ben biraz daha düşüneyim.

Beyler, yeni cümlemi buldum tam şu an !


Hohahahhahsajhsahahahaah. !

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Döverim

Pekala, kendim olmaya odaklanıp bütün hayatı siktir etmeden önce "yeni ben nasıldır acaba, yaşayıp öğrenmek gerek" düşüncesini kendime aşıladım.
Açıkçası beni biliyorsunuz (domattez olduğum dönemlerden) ve kişiliğimi bi çınar ağacı gibi düşünürüm. Pek yıkılmaz yani, değişmez. Ve inandığım bir diğer şey "kimse kimseyi değiştiremez" bunu ancak dolaylı yoldan yapar. Değişirsin çünkü öyle istersin. Birisine yakın olmak için ya da değil. Sonuçta sen istersin ve değişirsin. Belirli konular dışında değiştiğimi kabul ediyorum. Bakın, olgunlaştım demiyorum. Ben asla büyümem!
Amınakoyim, ben hala küfrederim, tükürürüm, geğirene "çok yaşa" derim... Bi saniye, burada bi parantez açacağım. Ne zaman çevremde bi herif geğirse ben gayrıihtiyari "çok yaşa" diyorum. İlk aldığım tepki her zaman "hapşurmadım ki geğirdim" oluyor. Hadi yaa cidden mi? Beynin çokzelmiş tatlım, kullansana!
Niye etrafta bu kadar mal varken ben hala "amma malım lan" diye ağlıyorum ki? Gerizekalılar.
O değil de bugün küfrede küfrede gezdim. Hikayemi anlatayım size..
Dün gece duştan çıktım, Efe'nin yanına gidecektim (evet, isim veriyorum. bu bi ilktir. erkek ismi verdiğim görülmedi beyler). Neyse. Ben zilyon defa "bundan sonraki sevgilimin adı asla Efe olmayacak" derken karşıma Efe diye bi herif çıktı var mı böyle bi dünya lan!??!!!!?
Velhasıl kelam saat 11 gibi duşa girdim, geç çıkayım diye. Yazlık mekanda erken çıkınca çok bok bi durum oluyor çünkü.
Duştan bi çıktım ev zifir karanlık! "Amınakoyim kim kapatt... ahhhhrrr!" gibi bi monolog yaptım. Sol taraftan, bel kemiğim kapının kasasına girdi! Böyle. Bir. Acı. Yok.
Bak Domat dediydi dersiniz. O serçe parmağı dolaba vurmak, sakız çiğnerken yanağını ısırmak falan yalan! Bi süre yürüyemedim zaten. Ağlayamıyorum da, o kadar acıyor. Hani böyle bi yeriniz acırken terlersiniz ya soğuk soğuk. Aynen öyleyim ağzımdan sadece "ıpıhhhh, mıhh" diye sesler çıkarıyorum.. Yattım yatağıma bi daha da kalkamadım zaten.
Neyseki ölmedim!
Bok ve uykusuz bi geceden sonra ağrım geçti biraz. Minnak bi morartı ve bazen de topallama bıraktı arkasında.
Gelelim bu geceye.. Duşa girdim, ama bu sefer odamdaki duşa girdim, odamın ışığını da açık bıraktım. Çünkü ıslak çıkarsam fuhuş olur karanlıkta!
Gerisini anlatmadan önce, siz bilir misiniz ışık kapatma manyağı bi anneanne ile aynı yazlık evde yaşamanın dertlerini???? Pis karı!
Mesela benim odamla, orta banyo arasındaki mesafe bir karış. Odamdan bi makyaj malzemesi almaya gidiyorum banyodan. 5 saniye sonra geri döneceğim için de banyonun ışığını açık bırakıyorum. Ve 5 saniye sonra da banyoya dönüyorum ve bir bakıyorum ki sihirli bi şekilde banyonun ışığı kapanmış! Çünkü amına koduğumun karısı görünürlerde yok!
Dışarıda otururken ona vahiy geliyor "içeride bi ışık açık kadın" diye.. O, o odanın önüne ışınlanıyor, ışığı kapatıyor ve aynı işlemi dışarıya dönmek için yapıyor bence!
Neyse işte, duşa girdim. Baya da uzun kaldım. Suyun altında mal mal dikilip düşünmeyi çok severim çünkü. Bu küresel ısınma, susuzluk falan hep benim gibi densizler yüzünden!
Kapıyı bi açtım her yer karanlık. "E be kadın, ben senin v...." derken PAT dedim düştüm. Sağ elimin baş parmağı kanadı! Ben hiçbir büyüğüme böyle küfretmemişimdir.
Anneannemi severim de, bu olay kişisel birşeye dönüştü artık. Yapacak birşey yok. Kendisi istedi!
Abi iki gece üst üste insan kendisini nasıl sakatlar yaa? İndim aşağıya bağırdım çağırdım kadına bi de. Ama ne yapayım olum? Beni öldürmeye mi çalışıyor nedir?!!!
Işık kapatma manyaklarına sesleniyorum; umarım hayatınızın hiçbir evresinde benimle karşılaşmazsınız!!!!
Öptüm canıms.

Bu blogtaki şarkılara bununla başlamak istedim